Bali tatilimiz esnasında bizi Snapchat’ten takip edenler, eminiz ki Elephant Safari Park & Lodge‘a girdiğimizde yaşadığımız korkuya baya gülmüşlerdir. Şimdi düşününce bize de komik geliyor ama, ilk karşılaşmanın heyecanına verin:)
Bali’de mutlaka yapılması gerekenler listesinin başında bulunan park, adanın en eski köylerinden Village of Taro’da yer alıyor. Bizim otelimiz Nusa Dua’da yer aldığı için yol yaklaşık iki saat sürüyor ve yol boyunca halkın farklı kesimlerinin hem ev, hem de dükkanlarını inceleme fırsatı buluyoruz.
Yol boyunca, Create & Barrel ve Mudo gibi mağazalarda satılan aklınıza gelebilecek tüm tahta eşya ve dekoratif ürünlerin satıldığı irili ufaklı dükkanları görüyoruz. Çeşit çeşit, renk renk mobilyaların olduğu sokaklardan geçtikten sonra, pis diyebileceğimiz köylerden geçiyoruz. Rehberimiz büyük caddelere çıktığımızda burayı daha çok seveceksiniz çünkü daha temiz diye espri yapıyor hatta, pisliklerinin de farkındalar yani:)
Uzun yolculuk sonrasında parka ulaşıyoruz ve bu sefer de uzun bir bilet kuyruğuna giriyoruz. Girişin kişi başı 66 dolar olduğu parkta adımızı tam bir saat sonraki tura yazdırmayı başararak, parkı keşfe çıkıyoruz. Bol yeşillikli, fil heykelli ve palmiyeli uzun ince bir yolu geçtikten sonra parkın meydanına geliyoruz. Sağ tarafımızda fillerin havuzu ve orman, sol tarafımızdaysa restoran ve fillerin gösteri yaptıkları alan bulunuyor. Ortadaysa safariye çıkmadan önce fillerle yakın ilişki kurmanız için avokado, hindistan cevizi gibi meyvelerin satıldığı köşeler mevcut.
Burada yaklaşık bir saat süren, filleri arkaya alarak en yakın selfie’yi kim çekecek yarışından sonra sıra bize geliyor. “First Ladies” lafıyla birlikte o korku dolu anlar başlıyor:) Filin kafasının üzerinde eğitmen arkasında siz, tıkır mıkır yarım saatlik bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
Eğitmenden, gerçekten bir Bali’li için süper diyebileceğimiz bir İngilizce ile parkla ilgili bilgiler öğreniyoruz. 1997 yılında Nigel Mason tarafından, 3,5 hektarlık bir alana kurulan park, 27 fil ve 4 yavru file ev sahipliği yapıyor. Günde üç öğün ve her öğünde neredeyse 30 kilo sebze ve meyve yiyen filler, Mason tarafından Sumatra’daki film kamplarından kurtarılmış.
Özel bir kurum olmasına rağmen hükümet tarafından ormana zarar gelmemesi için gözetim altına tutulan park, aynı zamanda bir otel. Göl ve orman manzaralı odaları, ormanın içinde spa ve hazırladıkları farklı safari paketleriyle, turistler tarafından oldukça rağbet görüyor.
Filleri ödül sistemiyle eğittiklerini söyleyen ismini maalesef hatırlayamadığım Bali’li arkadaş, üzerinde gitmek olduğumuz fil ile beş yıldır gece gündüz birlikte olduğunu ve onu karısından daha çok gördüğünden bahsediyor:) Bu kadar komiklikten sonra bizim de korkumuzdan eser kalmıyor tabii ki.
Yarım saatlik orman yürüyüşünden sonra bizi havuzda hortumuyla ıslatan tatlı fil ile bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz ve tüm Bali’ye geleceklere bu deneyimi mutlaka yaşamalarını tavsiye ediyoruz!