Tarihi, sanat ve eğlenceyle buluşturan Barselona’ya henüz gitmemiş olanları, Gidelim Buralardan’la kısa bir şehir turuna çıkarıyoruz.
Katalunya bölgesinin başkenti olan Barselona, özellikle sanat meraklıları için onlarca esere ev sahipliği yapıyor. Mutlaka bir yerlerde karşınıza çıkan Gaudi’nin başyapıtlarıyla tanışacağınız, nefis yemeklerine doyamayacağınız ve eğlenceli gece hayatının neresinden tutacağını şaşıracağınız bir şehir burası.
Bizim de uzadıkça uzayan son bayram tatilinde deneyimleme fırsatı bulduğumuz Barselona’daki gezimizden tüm detaylarıyla bahsetmeden önce, size şehrin kendine özgü dokusuyla ön plana çıkan yerler hakkında kısa kısa notlar vermek istiyoruz. Hadi başlayalım:)
PLAÇA DE CATALUNYA: Katalunya Meydanı anlamına gelen bu geniş cadde, biz turistlerin şehre ayak basar basmaz ‘noluyoruz ya şimdi ne tarafa gideceğiz’ şeklinde şaşırıp kaldığı bir yer. Bir tarafı La Rambla, bir tarafı Passeig de Gracia ve diğer tarafı da marinanın yer aldığı Port Vell’e açılan cadde, ilk bakışta karışık gibi görünse de harita açmak için en güzel lokasyonlardan biri bence.
LA RAMBLA: Penceresinde size el sallayan Marilyn Monroe ile göz göze geleceğiniz, bir tarafı Plaça Catalunya’ya, bir tarafı da Colomb Heykeli’nin bulunduğu noktaya kadar uzanan bir cadde burası. Klasik olarak İstiklal Caddesi’ne benzediği yönünde tüm gezi blogger’larının aynı görüşte olduğu caddede, onlarca kafe, restoran ve mağazayla karşılaşacaksınız.
MERCAT LA BOQUERIA: Barselona’nın meşhur yemeği tapası, tüm halleriyle bu pazarda deneyimleyebilirsiniz. Onlarca standın kurulu olduğu pazarda tapastan meyve, sebze ve balığa kadar pek çok yiyecek ve içeceğin satıldığı fiyatlar da oldukça uygun. Size buradan detaylı olarak bahsetmek için sabırsızlanıyorum.
PLAÇA REINAL: La Rambla’nın paralel sokaklarından ulaşabileceğiniz bu minik ama şirin meydanı, biz daha önce hiç planlamadan keşfettik. Zaten şehirde o kadar çok yürüyorsunuz ki, tatilinizin sonunda neredeyse karşılaşmadığınız hiç bir yer kalmıyor. Palmiyelerle çevrili meydanda ilk bakışta çeşme ve Gaudi tarafından tasarlanan sokak lambaları dikkatinizi çekse de , etraftaki kafelerden hoşunuza giden birine oturmanızı ve bir kadeh şarap içmenizi tavsiye ediyorum.
BARRI GOTIC: Şehrin gotik yanını yansıtan bu mahallede turistik mekan ve mağazaların yerine, orada yaşayan halkın gittiği minik restoranları ve vintage dükkanları göreceksiniz. Üşenmeden sokak sokak dolaşmanızı ve bol bol fotoğraf çekmenizi öneriyorum.
PORT VELL: Kristof Kolomb heykelinden sonra devam ettiğinizde karşılaşacağınız liman bölgesi Port Vell, özellikle geceleri ışıl ışıl bir hal alıyor. Alışveriş merkezi, sinema gibi bence vakit kaybedilmemesi gereken bu bölgenin devamında da, denize girip güneşlenebileceğiniz Barcelonata bulunuyor.
LA BARCELONATA: Eğlenceli kumsalı, kimsenin birbiriyle ilgilenmediği ve bilinenin aksine tertemiz bir denize sahip La Barcelonata, yaz aylarında şehre gelenlerin mutlaka her akşam güneşi batırması gereken bir lokasyon bence. Tabi bu romantik ortamın iyice tadına varabilmek için Sangria’nızı da yanınızdan eksik etmemeniz gerekiyor.
EL BORN: Aynı Gotik mahallesi gibi şehrin en lokal yerlerinden biri olan El Born’da, gözünüze kestirdiğiniz kafelerde oturup kendinizi bir Katalan gibi hissedebilirsiniz.
PASSEIG DE GRACIA: Gaudi’nin başyapıtlarına, mimarisiyle sizi kalbinizden vuracak evlere ve lüks mağazalara ev sahipliği yapan cadde, konumu sebebiyle biz turistlerin onlarca kez uğradığı bir cadde.
CASA BATTLO: Passeig Gracia üzerinde bulunan Casa Battlo, Gaudi tarafından daha önce var olan bir evin 1904 yılından yeniden yapılmasıyla bugünkü halini almış.
CASA AMATLLER: Casa Battlo’nun solundaki şirin evi inanır mısınız, Gaudi yapmamış:) Casa Amatller, şehrin ünlü çikolatacısı Antoni Amatller için Josep Puig i Cadafalch tarafından tasarlanmış O sebeptendir ki, evin altında sizi çikolata ve tatlıya boğan bir kafesi bulunuyor.
CASA MILA: Casa Battlo’dan dümdüz ilerleyince karşınıza çıkan bir başka Gaudi tasarımı ev olan Casa Mila, o dönemin zengin iş adamlarından Pere Mila için yapılmış. Şimdi yavaştan Gaudi hayranlığınız başladı değil mi:)
LA SAGRADA FAMILIA: Barselona’nın simgesi haline gelen kilise, Gaudi’nin ani ölümüyle maalesef tamamlanamamış. 1926 yılından beri halkın yaptığı bağışlarla bitirilmesi amaçlanan La Sagrada Familia’ya girmeden sakın ülkeye dönmeyin.
PARK GUELL: Barselona’ya tepeden bakan bir yerleşim yeri olarak tasarlanan fakat sonra Brezilya dizisi misali karmaşıklaşan bir hal alan Park Guell, şehrin en renkli duraklarından biri. Rengarenk mozaiklerine hayran kalacağınız parkın hikayesi ve ulaşımını tüm detaylarıyla anlatacağım.
MONTJUIC TEPESİ: Roma döneminde Yahudi Mezarlığı olarak kullanılan bu tepeye ben pek bakamasam da, oldukça güzel manzaralı bir teleferikle çıktığınızı söyleyebilirim:) Biz Sagrada Familia biletimizin giriş saatine kadar ‘burayı da görmeden gitmeyelim’ kıvamında gittiğimiz için pek bir detay veremeyeceğim burasıyla ilgili maalesef.
POBLE ESPANYOL: Montjuic Tepesinden aşağıya doğru yürürken yolda sağlı sollu pek çok müze çıkıyor karşınıza. Sanat meraklılarının hepsine girmesini tavsiye etsek de, biz aralarından sadece Poble Espanyol’u seçiyoruz. Açık hava müzesi diyebileceğimiz alanda, İspanya’nın farklı bölgelerinde yer alan evleri ve irili ufaklı tasarım dükkanlarını gezebilirsiniz.
Gezginler bu içeriği en çok bu kelimelerle aradılar;
Barselona Gezi Rehberi | Barselona Alışveriş | Barselona Ne Zaman Gidilir |
Barselona Bilinmesi Gerekenler | Barselona Faydalı Bilgiler | Barselona Ulaşım |
Barselona Nasıl Gidilir | Barselona Nerede | Barselona Otelleri |
Barselona Gezilecek Yerler | Barselona Nasıl Kalınır | Barselona Pansiyonlar |