0
0
Aslında Atina turu için hazırladığım bu kısa notlarda, hızlı bir başkent gezisinin derlenmiş halini bulabilirsiniz. Bu başkentten fazlasını beklemek zaten doğru değil!
Vizesiz Yunan Adaları turumuzun bir sonraki durağı olan Atina, Mykonos‘tan sonra çok hevesle gittiğimiz bir lokasyon olmuyor. Aslında yıllardır Atina‘ya gitme hevesimiz, Mykonos sonrasına kalınca biraz kuruyup kaldı desek doğru olabilir. Ne güzeldi be Mykonos!
Cruise gemileri, Atina‘ya yarım saat uzaklıkta mesafede bulunan Pire Limanı‘na yanaşıyor. Pire Limanı’nın etrafında güzel kafe ya da restoranı tercih ederek vakit geçirebilirsiniz. Bizim kafamızdaysa ‘Pire’den kalkıp nasıl tüm Atina’yı gezeriz’ gibi deli sorular varken hayat kurtarıcımız olarak, liman terminalinden çıkıp sola doğru 30m yürüdükten sonra karşımıza çıkan hop-on hop-off bus‘lar çıkıyor.
Klasik city sight gibi birkaç tane hop-on hop-off bus firması belirli aralıklarla shuttle kaldırıyor. Biz Athens Open Tour firmasını -kişi başı 16€ karşılığında- seçerek turumuza başlıyoruz. Kısa bir Pire Turu’ndan sonra ilk hedefimiz Acropolis‘i gezmek ve buradan diğer tur hattına aktarma yapmaktı.
Her ne kadar üstü açık bir otobüste efil efil gezsek de hissedilen sıcaklığın 45 derece olduğu bir Atina bizleri fazlasıyla zorladı! Yunan Mitolojisi’ne meraklı iseniz gördüğünüz yerler size gerçekten büyüleyici gelecektir! Biraz turist kalabalığından sonra tepelere doğru mükemmel bir Atina manzarası eşliğinde, Tanrılar sizleri bekliyor olacak!
A4’te aktarma yaptıktan sonra otobüsümüzle Zeus Tapınağı‘na doğru gidiyoruz. Atina’nın, İzmir’e benzettiğimiz sokakları arasında ilerliyoruz. Dürüst olmak gerekirse bu şehir bizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor… Zeus Tapınağı ismi kadar görkemli olmasa bile, varlığı ile bizlere güç veriyor!
Zeus Tapınağı’ndan sonraki rotamız meşhur parlemento binası! Parlemento binasına geldiğinizde askerlerin değişim törenine denk gelirseniz biraz kendinizi şanslı adledebilirsiniz. Ama bir Anıtkabir değil! Parlemento binasına geldiğinizde, otobüsteki çevirilerde Türkiye ve Türklerle ilgili tarihi çarpıtan birkaç turistik bilgi de geçiliyor. Bu bizim içim can sıkıcı olsa da, PR herşey işte!
Parlemento binasını biraz geçtikten sonra ulusal botanik bahçesinin yanından geçiyoruz. Hava çok sıcak olmasına rağmen burnumuza o farklı polen – ağaç – çiçek kokular geliyor. Buradan sonra Ulusal Kütüphane‘ye doğru ilerliyoruz. İçine girmedikten sonra bir şey ifade eder mi tabii ki bilemeyiz ama mimari süper!
Daha sonra ilk defa olimpiyatların yapıldığı stadyuma geliyoruz. Yine tour guide’ de Türk’lerin burayı Osmanlı zamanında çok ihmal ettikleri gibi konular geçiyor. Dürüst olmak gerekirse, çok heybetli gelmiyor bize.
Buradan hızlıca geçip giderken Atina’nın meşhur Omonia ve Karaiskaki Meydan‘larından geçiyoruz. Bu meydanlarda otobüs – tramvay – metro duraklarının bileşimleri gibi yerler olsa da aynı zamanda büyük bir hengame mevcut. Evsizlerin çok olduğu, meydanda uyuşturucu satıcılarının gezdiği ve hırsızlığın çok olduğunu duyduğumuz bu meydanlarda inmeden devam ediyoruz. Zaten görsel olarak da hiç açıcı yerler değil. Tam anlamıyla Taksim Meydanı’nın daha da yozlaşmış hali diyebiliriz – belki de Aksaray Meydanı gibi-
Daha sonra Atina’nın başka bir ünlü meydanı olan Kotzia‘dan geçiyoruz. Daha şık gibi görünen bir meydan. Ama gördüklerinize tav olup enerjinizi burada da harcamanızı önermeyiz!
Ve işte hedef lokasyonlardan bir tanesi! Syntagma Meydanı, aslında eski Atina’nın olduğu alan olarak nitelendirebiliriz. Buradan Acropolis gibi yerlere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca bu eski şehirde küçük turistik trenler sizleri gezdirebiliyor.
Bizlerin asıl derdi ise Melina Merkouri / Plaka olarak geçen lokasyona gitmek. Plaka buraların en güzel yeri! Güzel butiklerin, hediyelik eşyala satan dükkanların ve restoranların bulunduğu saatlerce keyifle gezebileceğiniz bir yer. Burada gezinirken her şeyin tadını çıkarın!
Plaka’da güzel vakit geçirdikten sonra Acropolis’e geri dönüp, aktarma yaparak Pire limanına doğru geri gidiyoruz. Gemide alışveriş ve kültür turu olarak iki ayrı tur satılıyordu. Alışveriş turu 40€, kültür turunun fiyatı ise 80€ civarında idi. Bizler 16€ verip hop-off hop-on otobüslerle hem şehri görme, hem de alışveriş yapılan Plaka’ya gitme fırsatı bulduk. Gemi turu ile gideceklere duyurulur.
Atina bizim için çok heyecanla gidip, çok hayal kırıklığına uğradığımız bir yer oldu diyebiliriz. Her şehirden beklentinizi yükseltmeyin diyerek yazıyı toparlıyoruz.
